30 Kasım 2010 Salı

Mr. Nobody (2009)

20. Yüzyıldan 21. Yüzyıl'a, farklı zaman dönemlerine uzanan bir hikaye. Filme de adını veren Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adamdır. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır. Ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar...

Funny Games (1997)

Anna,Georg ve genç oğulları Georgie, tatil için göl kenarındaki evlerine gelmişlerdir. Komşuları Fred ve Eva onlardan önce gelip yerleşmişlerdir. Anna ve George, komşuları ile güzel havanın nimetlerinden yararlanmak için ertesi gün golf oynamak üzere sözleşirler. Daha sora baba ile oğul yeni elden geçirilmiş yelkenlileri ile ilgilenirken, Anna iyi görünümlü bir genç olan Peter tarafından ziyaret edilir. Peter, Eva'nın yemek pişirdiğini ve yumurtaya ihtiyaç duyduğunu söyleyerek, Anna'dan yumurta rica eder. Bu isteği iyi niyetle kabul eden Anna, bir an duraladıktan sonra Peter'e arazilerine nasıl girdiğini sorar. Genç adam çitlerinde bir delik olduğunu, oradan geçtiğini deliği ise ona Fred'in gösterdiğini söyler. İyi başlayan tatil kabusa dönüşmek üzeredir.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7

Şifre: www.surrealmoviez.info

29 Kasım 2010 Pazartesi

Dead Man (1995)

19. yüzyılın ikinci yarısında, kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen genç bir adam, Batı Amerika'nın uç kısımlarına, bilmediği bir yere muhasebeci olmak için gider.
Fakat o gidene kadar yerine çoktan başkası alınmıştır. O da Hiçkimse isimli dışlanmış bir Amerikan yerlisinin hayatına girmesiyle gerçek bir Batılı olmayı kendine iş edinir.
Hiçkimse'yle tanışmasıyla hikaye komik ve vahşi bir hal alır. Blake'in doğasına zıt olsa da, durum Blake'i silah kullanan, kural dışı avlanan bir katile dönüştürür. Blake yavaşça kontrolünü kaybeder.

Sympathy for Lady Vengeance / Chinjeolhan geumjassi (2005)

İntikam Meleği'nde; işlemediği bir suçu üstlenmek zorunda kalıp Kyoungju Kadın Hapishanesi'nde 13,5 yıl yatan Lee Geum-ja'nın hikayesi anlatılıyor. Hapise düştüğü gün intikam alma sürecini başlatan ve bu amaçla ileride özel bir hizmet talep edeceği mahkum arkadaşlarına akla hayale gelmedik güzellikler yapan Lee Geum-ja; kendisini bu duruma sokan kişiyi bizzat kuracağı mahkemede yargılayacağı günün hayaliyle yaşamaktadır. Bu arada intikam almayı düşündüğü kişinin de kendine göre planları vardır; Kuzey Kore'li casusu, soyguncu çifti, kocasını ve kocasının metresini öldürdükten sonra pişirip yiyen cadısı, menfaatçi rahibi, sakat pastacısı ve çılgın fahişesi ile Fellini biçimciliğine sahip grotesk bir sirki andıran İntikam Meleği; Chan-Wook Park'ın intikam üçlemesinin en iyi görüntü ve ses çalışmasına sahip.

Hem renkli hem de siyah-beyaz versiyonu bulunan İntikam Meleği'nin en az senaryosu kadar etkileyici unutulmaz bir soundtracke sahip olduğunu da hatırlatalım.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8
Part 9

Şifre: www.cinedroom.net

The Triplets of Belleville (2003)

Champion, babaannesi tarafından büyütülen bisiklet delisi bir çocuktur. Torunundaki potansiyeli gören kadın, çocuğu dünyaca ünlü bisiklet yarışı Tour de France'a hazırlamaya başlar. Fakat yarış esnasında iki gizemli siyahlar giyinmiş adam Champion'u kaçırır. Madame Souza ve sadık köpeği Bruno onu kurtarmak için hazırlanırlar. Arayışlar onları okyanusın öbür ucundaki "Belleville" adındaki dev megapole götürür. Orada 1930 ların tuhaf müzikhol yıldızlarından 'Belleville Üçlüsü' ile karşılaşırlar, yıldızlar Souza ve Bruno'ya yardımcı olurlar.

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford (2007)

Yıl 1881'dir. 34 yaşındaki Jesse James, hem soygun planlamakta, hem de onu yakalayarak ödül kazanmak isteyen düşmanlarına savaş açmaktadır. Fakat kimin dost kimin düşman olduğunun belirsizliği onu şaşırtacaktır. Ron Hansen'ın romanından uyarlama olan ''Korkak Robert Ford'un Jesse James Suikasti'', Amerika'nın en ünlü kanun kaçağının ve onun katilinin özel hayatlarını irdeleyen ve bu cinayet öncesi neler yaşanmış olabileceğini sorgulayan, western görünümlü, dramatik altyapılı bir film.

28 Kasım 2010 Pazar

Equilibrium (2002)

3. dünya savaşının yaralarını zor da olsa sarmayı bilmiş yakın geleceğin dünyasındayız. Savaşın travmasını üzerinden atamamış olan hakim totaliter sistem, barışı korumak adına insanların duygularını baskı altına almaktadır. Sanatsal nesneler bulundurmak ve güzel sanatlarla iştigal etmek yasaktır. Duygu ve heyecan uyandıracak şeylerle ilgilenmek, ölüm cezasına bile yol açabilmektedir. Üst düzey bir güvenlik ajanı olan John Preston, kurallara karşı duranları bulup yok etmekle görevlendirilmiştir. Kullananlarda sisteme uygun bir ruh hali yaratan Prozium'u içmekten vazgeçtiğinde, sistemin en büyük silahlarından biri olan ajan eski kimliğinden uzaklaşmaya başlayacaktır... Biçimsel olarak Matrix'e, öyküsü ile de Fahrenheit 451'e benzetilen film, karşı ütopik bilim kurgu filmlerinin şimdilik en son örneği. Filmleri önceki klasik yapımlarla karşılaştırmayı, ve özgün olanın altında buzağı aramayı çok seven eleştirmenlerin ve sinemaseverlerin filmi karalama çalışmalarına rağmen, yeni keşiflerde bulunmaya açık olanları ödüllendiren bir yapım.

The Brave Heart Will Take the Bride / Dilwale Dulhania Le Jayenge (1995)

Simran Singh arkadaşlarıyla birlikte avrupa gezisine çıkar ve yolculuk sırasında karşılaştığı Raj ile tatlı kavgalara başlar. Gezi sonunda ise bu kavgalar aşka dönüşür ama Simran çoktan gitmiştir. Rajda onun peşinden gider ama şansı çok azdır. Çünkü Simran sözlü, ve babası ise tanıdıktır.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Nowhere in Africa / Nirgendwo in Afrika (2001)

2. Dünya Savaşı'na kısa bir süre kala, Yahudi bir aile Kenya'ya göç etmek zorunda kalır. Yeni yaşamlarının kendilerine nerelere sürükleyeceğini düşünmeden, gözden ırak bir çiftliğe yerleşirler.

Walter Redlich, eşini ve 5 yaşındaki kızını yanına almış olmasına rağmen ailenin geri kalanını geride bırakmak zorunda kalmıştır. Yeni yuvalarına alışmadan, eski hayatlarına göri dönmeyi uman aile, öteki dünyadan gelen haberle sarsıldıkça, dönmelerinin imkansız olduğunu fark etmeye başlar.

Ailenin her bireyi, yeni hayatına kendince bağlanmaya çalışır. Yeni işler, dostlar ve aşklar onları Kenya'ya yavaş yavaş bağlayacaktır...

The Sweet Hereafter (1997)

Filmde yaşanmış büyük bir olayın küçük bir kasabayı nasıl etkileyebileceği anlatılıyor. Bir kış günü British Columbia'da bir kasabada bir okul otobüsü bir kaza geçiriyor ve donmuş göle düşüyor. Kazada ölen 14 çocuğun acısı kurtulanların sevincini bastırıyor ve kasaba artık bundan sonra toplu bir sessizlik ve melankoli içine giriyor. Bu olaydan kısa bir süre sonra başarılı bir şehirli avukat Mitchell Stephens (Ian Holm) ölen çocukların aileleriyle konuşmak için kasabaya gelir. Bu arada bu garipleşmiş kasabada, kasaba ahalisini yeniden eski günlerine döndürmeye çalışan, kazadan sonra tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş bir kız vardır.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4

- Şifre Yok -

26 Kasım 2010 Cuma

Jerusalema (2008)

Güney Afrika'da siyahilerin şiddettle olan ilişkilerini siyahilerin gözünden anlatan bir film. Filmde üniversiteyi kazandığı halde parasızlıktan suç işlemek zorunda kalan bir gencin hikayesi anlatılıyor.

Adam's Apples / Adams æbler (2005)

Hapisten yeni çıkan neo-nazi Adam, topluma hizmet etmek üzere papaz Ivan'ın yanına gönderilir. Ivan ona kilisenin önündeki elma ağacının meyveleriyle bir elmalı kek pişirme görevi verir. Bu arada elmalar kuşların, solucanların ve şimşeklerin saldırısına uğrar. Ivan, Şeytan tarafından sınandıklarına inanır. Adam ise Tanrı tarafından sınandıklarını düşünmektedir, çünkü belki de kötülük diye bir şey yoktur.

Knockin' on Heaven's Door (1997)

Kanser hastası olan Martin ve Rudi ismindeki iki genç adam, hastalığın ilerlemiş aşamasında olduklarını hastanede öğrenirler.

Bu talihsiz durumlarını alkolde boğmak istercesine içki içip son yolculuklarını deniz kıyısında yapmaya karar verirler.

Yolculukları için araç bulmaya karar vererek 60 model bir Mercedes'i çalıp yolculuğu başlarlar. Arabanın bir gangster çetesine ait olduğu ve torpido gözünde bir silah bulunduğunu öğrendiklerinde işler karışır.

Speak (2004)

Yaşadığı sarsıcı olayın ardından sessizliğe bürünmüş olan Melinda (Kristen Stewart), lise hayatını dışlanmış bir genç olarak sürdürmektedir.

Peki, Melinda annesinin ilgisizliğine ve arkadaşlarının alaycı tavırlarına rağmen iç dünyasında yaşadıklarını kelimelere dökecek cesareti bulabilecek midir?

Aslında onun kimsenin bilmediği bir sırrı vardır ve bu sır açığa çıktığında her şey değişecektir.

Despicable Me (2010)

Etrafı minyonların oluşturduğu küçük bir orduyla çevrili olan Gru dünya tarihindeki en büyük soygunu plânlamaktadır: Ay’ı çalacaktır. Gru, kötü olan her şey sevmektedir. Küçültme ışınları, dondurma ışınları ve savaşa hazır araçlardan oluşan cephaneliğiyle herkesi yok eder. Ta ki üç küçük yetim kız ona bakıp, başka kimsenin onda görmediğini görene kadar: Potansiyel bir baba.

Megashares

- Şifre Yok -

25 Kasım 2010 Perşembe

The Classic / Keulraesik (2003)

Üniversitede okuyan bir genç kız olan Ji-hae 'nin babası, O henüz küçük bir kızken ölmüş; annesi de, Ji-hae yeniden evlenmesini istese de bu fikre hiçbir zaman cazip bakmamış ve bir süre önce çalışmak için yurt dışına gitmiştir. Edebiyatı seven, duygusal bir kız olan Ji-hae, annesine olan özlemini onun geçmişine ait hatıraları tekrar gün yüzüne çıkararak gidermektedir...

En sevdiği hatıralar ise annesinin, babasıyla evlenmeden önceki flörtü ve ilk aşkı olan Jun-ho ile birbirlerine gönderdikleri mektuplardır. Ji-hae 'nin buram buram sevda kokan bu mektupları sevmesinin bir nedeni daha vardır: Genç kız, içinde kopan fırtınadan bu mektuplara dalarak kaçmaktadır. Çünkü, en yakın kız arkadaşına, hoşlandığı çocuğu tavlayabilmesi için e-postalar yazarak yardımcı olmuş; amma velâkin, arkadaşı Soo-gyung ile Sang-min 'in arasını yaparken, kendisi de Sang-min 'e aşık olmuştur...

21 Kasım 2010 Pazar

Garden State (2004)

Film, annesinin cenazesi için New Jersey'de doğduğu kasabaya dönen, iş bulmakta zorlanan aktör Andrew'ün öyküsünü anlatıyor. Andrew eski arkadaşlarıyla karşılaşıyor, geçmişiyle yeniden bağlantı kuruyor, psikiyatrist babasının yazdığı ilaçları bırakıyor, sonunda onunla yüzleşiyor, biraz tuhaf ve rahatsız bir kız sayesinde yeniden hissetmeyi öğreniyor.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8

- Şifre Yok -

Thank You for Smoking (2005)

Nick Naylor, büyük bir sigara şirketinin sözcüsü olarak sigara üreticilerinin ve sigara tiryakisi olan insanların haklarını savunmaktadır. Ama bu iş sanıldığı kadar kolay değildir. Sigaranın sağlığa verdiği korkunç zararlar, kullanıcılar tarafından bile bilinen bir gerçektir. Sigaranın bu olumsuz imajını düzeltmek için yeni bir çalışma başlatan Nick, karşısında sağlık örgütlerini ve amansız bir senatörü bulur. Bunların hiçbirinden gözü korkmayan Nick için kırılma noktası, oğlunun ona bakış açısının değişmesi olacaktır. Kurnaz yapısı ve hiciv dolu senaryosu ile oldukça beğeni toplayan film, Amerika'dan son yıllarda çıkan en iyi komedilerden biri olarak değerlendiriliyor.

The Twilight Samurai / Tasogare Seibei (2002)

Japon film endüstrisinin ustası Yoji Yamada`nın (The Tora-san dizisi, The Yellow Handkerchief, A Class to Remember ve diğerleri) yönettiği ilk uzun metrajlı sinema filmidir. Alt kademeden bir samuray olan Seibei Iguchi (Hiroyuki Sanada) duldur, 2 küçük çocuğu ile yaşlı annesini düşük maaşıyla güçlükle geçindirmektedir. Her akşam, alacakaranlıkta işten çıktıktan sonra evine gidip başka işler bulmaya çalışmaktadır, bu yüzden de tüm arkadaşlarının yemeğe gitme, içki içme gibi tekliflerini reddetmektedir. İş arkadaşları ona Twilight Seibei (Alacakaranlık Seibei) adını takarlar. Bir gün Seibei, çocukluk aşkı Tomoe`yi (Rie Miyazawa), kocasının dayağından kurtarır. Kılıç kullanımındaki ustalığından ötürü ait olduğu grubun üst düzey samurayları ona bir samurayı öldürmesini emrederler. Görevlendirildiği tarihte Seibei duygularını Tomoe`ye açar ve ardından gider. Büyük bir evde gizlenen düşman oldukça iyi kılıç kullanan biridir ve dövüşleri kolay olmayacaktır.

Chak De India! (2007)

Hindistan Hokey Milli Takımı'nın yıldız oyuncusu Kabir Khan (Shahrukh Khan), ezeli rakipleri Pakistanla oynadıkları karşılaşmada takımı 1-0 malup durumdayken birde penaltı vuruşunu kaçırınca üzerine maç bittiğinde rakip takımın kaptanını kutlayınca ertesi gün gazetelerde vatan haini ilan edilecektir. Kabir Khan yaşadığı mahalleden de yıllarca beraber yaşadığı komşuları tarafından kovulur. Olayların üzerinden 7yıl geçtikten sonra yeni kurulan Hindistan Bayan Milli Hokey Takımı'na bir antrenör aranmaktadır. Kabir acemilerden oluşuyor da olsa bu takıma eğer dünya şampiyonluğunu kazandırabilirse yediği vatan haini damgasından kurtulacağını düşünür. Ve mücadele başlar.

Touching the Void (2003)

Film, 1985 yılında iki genç ingiliz dağcının daha önce hiç kimsenin tırmanmayı başaramadığı Peru'daki Siula Grande zirvesine tırmanmaya çalışırken başlarına gelen akıl almaz kazanın gerçek hikayesini anlatıyor.İyi başlayan tırmanış gitgide bir kabusa dönüşüyor ve bu noktada dağcılardan biri yıllarca tartışılacak bir karar veriyor.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Dancer in the Dark (2000)

10 yaşındaki oğlu Gene ile bir karavanda yaşayan Çek göçmeni Selma Jezkova kalıtsal bir hastalık yüzünden kör olmak üzeredir. Bu hastalığını oğlunu da etkileyeceğini bilen Selma, çelik fabrikasında canla başla çalışarak biriktirdiği parayla oğlunu ameliyat ettirme arzusu içerisindedir. Ne var ki olaylar onun istediği biçimde gelişmez, komşusu ve ev sahibi olan polis memuru Bill, Selma'dan parasını çalınca onu öldürmek zorunda kalır ve hapisin yolunu tutar. Birçok ülkenin ortak yapımcı olarak imza attığı film, Björk'e Cannes Film Festivali'nde "Altın Palmiye" getirmişti.

19 Kasım 2010 Cuma

The Social Network (2010)

Jesse Einsberg Facebook'un Ceo'su Mark Zuckerberg rolünde; Justin Timberlake Napster (online müzik dinleme sitesi)'ın kurucusu ve Facebook'un maddi destekçisi olan Sean Parker rolünde; Andrew Garfield para konusunda Zuckerberg ile anlaşamayan Facebook'un ortak kurucusu olan Eduardo Saverin rolünde oynuyor. Film Facebook'un gelişimine dikkat çekiyor. 2004 yılında Harvard'da aniden kurulmasını, nasıl aniden başarı sağladığını ve sınıf arkadaşı olan kurucularının aniden zenginleşen hayatlarının nasıl değiştiğini ele alıyor.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Manon des sources (1986)

İlk filmden - Jean de Florette (1986) - hatırlayacağınız Manon, genç ve güzel bir kasaba kızı olmuştur. İlk filmde babasının ölümünden sorumlu olanları bulup onlardan intikam almak arzusundadır.

Waltz with Bashir / Vals Im Bashir (2008)

Yönetmen Ari Folman bir arkadaşıyla gördüğü bir kabusu paylaştığında, kabusun Lübnan Savaşı'nda yaşadıklarıyla alakası olduğuna karar verirler. 26 tane vahşi köpek rüyasında onu kovalıyordur.

Ari, bu konuşmanın sonucunda orada yaşadıklarını hatırlamadığının farkına varır. Bunun üzerine, dünyanın dört bir yanındaki dostlarını ve asker arkadaşlarını arayarak yaşananlar hakkında onlarla konuşur. Ve konuştukça o dönem ve kendisi ile ilgili gerçekler Ari'nin hafızasında oluşturduğu gerçeküstü resimlerle ortaya çıkar.

The Insider (1999)

Çok güçlü bir sigara şirketinin yönetim kurulu üyeleri, şirketin araştırma bölümünün başkanı Jeffrey Wigand'ın şirket uygulamaları konusunda kendileriyle aynı fikirde olmadığını fark edince onu görevinden alırlar ve şirketten kovarlar. İşten çıkarılmasına rağmen şirketin, insanların sağlığı ile oynayan politikalarını eleştirmekten çekinmeyen Jeffrey'nin önüne çıkan engeller, beklediğinden de ağır olacaktır. Sessiz kalmaması halinde ailesinin başına gelecekler konusunda uyarılan Jeffrey, tüm bu tehditlere rağmen olanları açıklamaktan vazgeçmez. Amerikan CBS televizyonunda yayınlanan "60 Dakika" adlı programının yapımcısı olan araştırmacı gazeteci Lowell Bergman, durumla yakından ilgilenir ve Jeffrey'yi programında konuk etmek ister. Fakat kapitalist düzenin sivri çarkları ve medya dünyasının menfaatleri el ele verecek ve hiç hesapta olmayan olaylar yaşanacaktır. Büyük Hesaplaşma, Manhunter, Collateral gibi filmleri ile Amerikan aksiyon sinemasında önemli bir yerin sahibi yönetmen Michael Mann, Al Pacino ve Russell Crowe gibi usta oyuncularla gerçekten yaşanmış bir yolsuzluk öyküsünü beyazperdeye taşıyor.

14 Kasım 2010 Pazar

Three Idiots (2009)

Hindistan'ın en iyi mühendislik okuluna başlayan öğrencilerin hayatları üzerinden başlayan filmde, daima yarış üzerine kurulu sistemde ve herkesin en iyi olmaya çabaladığı bir okulda sistemi değiştirmeye çalışan bir öğrenci ve onun en yakın 2 arkadaşı baş karakterlerimizi oluşturuyor. Bu karakterlerin başından geçenler, hayatta aslında ne istedikleri ve sistem ile olan savaşlarını anlatan bu Bollywood komedisi kesinlikle kaçırılmaması gereken filmlerden.

La meglio gioventù (2003)

1966'da üniversite çağında olan Nicola ve Matteo, akıl hastanesinde kötü muamele gören Giorgia ile karşılaştıklarında, hayatlarının dönüm noktasına gelmişlerdir. Genç kız için yapılacak fazla bir şey yoktur ve her ikisi de bu adaletsizliğe karşı kızgındır. Nicola düzene karşı çıkarak önce hippilerin arasına karışır ve ardından Giorgia gibilere yardım etmek için psikoloji okumaya karar verir. Matteo ise eşitsizlikleri giderebilmek için yasa adamı olma yolunu seçer ve önce orduya ardından da polis akademisine kaydolur.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Bang Bang You're Dead (2002)

Okullarda şiddet son yıllarda sadece ülkemizde değil tüm dünyada tartışılan bir olgu. Michael Moore, Bowling For Columbine (Benim Cici Silahım) isimli belgeselinde 20 Nisan 1999'da Columbine Lisesi’ndeyaşanan okul cinayetini enine boyuna incelemiş ve bu belgesel hayli ilgi uyandırmıştı. Bang, Bang, You're Dead ise okulda şiddeti belgesel anlatımdan uzak sinemasal bir dille, sürükleyiciliğini her daim koruyarak işliyor. Guy Ferland, yarattığı Trevor karakterini tanıtarak bizi okul koridorlarına sokuyor. Trevor ile başkalarının arızalı olarak nitelendirdiği, uyumsuz bir öğrenci portresi çiziliyor. Tüm arkadaşları, okul yöneticileri hatta ailesi ona yüz çevirirken öğretmeni Val onu anlamaya çalışıyor. Öğretmen, Trevor’ı tanıdıkça okuldaki şiddetin boyutlarının farkına varıyor. Tam da okulda Columbine Lisesi benzeri bir okul cinayeti yaşanmak üzere… William Mastrosimone’un yazdığı muhteşem senaryo ve sürükleyici kurgu bir araya gelince, film didaktik olmadan gençlere, eğitmenlere ve ailelere önemli hayat dersleri veriyor. Erkenden yetişkin olmaya çalışan ergenlerin kendilerini kanıtlamak isterken neler yapabileceğine tanık oluyoruz. Bang, Bang, You’re Dead kesinlikle izlenince pişman olunmayacak, güzel bir okul filmi.

Like Stars on Earth (Every Child Is Special) / Taare Zameen Par (2007)

Aamir Khan'ın en iyi yönetmen, filmin en iyi film, başrol oyuncusu Darsheel Safary'nin eleştirmenlerden en iyi erkek oyuncu ödülünü aldığı başarılı bir film.

Khan'ın yapımcılığını, yönetmenliğini ve oyunculuğunu üstlendiği filmde, disleksik bir öğrencinin resim öğretmeni sayesinde 'normal' dünyaya uyum sağlaması konu ediliyor.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8
Part 9
Part 10
Part 11
Part 12
Part 13
Part 14
Part 15

- Şifre Yok -

La Haine (1995)

Paris'in gettolarında hararetli saatler yaşanmaktadır. Grup halinde dolaşan yerel gençlerle, çevreyi kuşatan polisler arasında nefret dolu bakışlardan oluşan bir gerilim vardır. Mahallenin gençlerinden Abdel, polis soruşturması sırasında benzetildiği için hastanede ölüm döşeğinde yatmaktadır. Gencin arkadaşları ise başıboş dolaşmaktadırlar. İçlerinden biri Vinz, Abdel'in ölmesi durumunda bir polis vurmaya and içer...

Tartışmalı konusu ve son derece yaratıcı estetiği ile olay yaratmış bir çalışma. Filme dair söyenebilecek kötü bir şey neredeyse yok gibi. Sadece yönetmeninin aynı başarıyı bir daha tekrar edememiş olması üzücü sayılabilir.

Memories of Murder / Salinui chueok (2003)

1986 yılında Güney Kore, askeri bir diktatörlük altındadır. Ülkede yasaklar ve baskılar tüm sıkılığı ile devam ederken bir gün, tecavüze uğrayarak vahşice bir cinayete kurban giden bir kadın bulunur. Hemen başlayan soruşturmanın başına, yerel polis dedektifi Park Doo-man getirilir. Fakat olayı çözmek için kullandığı yöntemler, herşeyi berbat etmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Başarısızlıkla sonuçlanan soruşturma yöntemleri nedeni ile bir çok tanığın zarar görmesi sonucu, Seul'dan yeni bir dedektif olan Seo göreve atanır. Zeki, kurnaz ve işini bilir tavırlarına rağmen Seo'nun da soruşturmada son derece başarısız olması, olayları iyice sarpa sardıracaktır.

Fetişist özellikler taşıyan gizemli bir cinayet hikayesini gerilim, mizah ve dramatik öğelerle birlikte etkili bir şekilde anlatan yönetmen Joon-ho Bong, Cinayet Günlüğü ile pek çok festivelden ödüllerle döndü.

Dil Chahta Hai (2001)

3 sıkı arkadaş. Üçünün de aşka farklı bakışları vardır. Biri her gördüğü kıza aşık olduğunu sanır, biri aşka inanmaz hep çapkınlık peşindedir diğeri ise aşk hakkında pek konuşmaz... Günün birinde kader hepsine öyle bir oyun oynar ki aşk hepsine bir ders verir. İçinde aşkı, dostluğu, ayrılığı, yalnızlığı, sevinci, hüznü bulabileceğiniz bir baş yapıt.

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8

Şifre: bladeron

The Red Shoes (1948)

Aristokrat kökenli, tanınmamış genç balerin Victoria 'Vicky' Page (Moira Shearer) halasının verdiği bir partide Lermontov Balesi'nin acımasız, otoriter emprezaryo'su Boris Lermontov'la (Anton Walbrook) tanıştırılır.

Lermontov, sanatçılarından baleye mutlak bir sadakat kendisine ve kumpanyaya da kayıtsız şartsız bir bağlılık talep etmektedir. Ona göre özel hayatları bile baleden çok sonra gelmelidir... Önceleri Vicky'i çok önemsemeyen emprezaryo, sonradan onun yeteneğinin farkına vararak yeni yazılan "Kırmızı Pabuçlar" adlı balede başrol oynatmayı planlar... Ancak Vicky'nin, kumpanyanın kompozitörü Julian Craster'e (Marius Goring) aşık olması Lermontov'u çileden çıkarır...

Andrey Rublyov / Andrei Rublev (1966)

15. yüzyılda yaşamış Rus ikon resmi ustası Andrey Rublev'in yaşam hikayesinin Tarkovski yorumu... Bir biyografiden ziyade sanatçı ve sanat yapıtı arasındaki ilişki, özgür ifade, baskı ve inanç gibi konuların tartışıldığı, resim sanatına en yaklaşmış sinema ürünü.

Come and See / Idi i smotri (1985)

Bu, sarsıcı ve rahatsız edici film, gelmiş geçmiş en korkunç savaş filmlerinden biridir. Yalnızca İkinci Dünya Savaşı'nı değil herhangi bir savaşı, savaşın olayların doğal akışını mahveden yakıcı gücünü de anlatıyor. Gerçeklere dayanan filmin kahramanı, Beyaz Rusya'lı on altı yaşındaki Flyora. Başta yalnızca bir çocuk olan Flyora, ormana kaçar ve partizanlara katılır. Nazilerin vahşetini yaşadıktan sonra ise Flyora büyür, hatta yaşlanır. Bir zamanlar taptaze olan çocuksu yüzü artık kırışıklıklarla doludur.

12 Kasım 2010 Cuma

Ace in the Hole (1951)

Film bir basın eleştirisi ve reyting kaygısı ile bireysel özgürlüklerin ne kadar üzerine gidilebileciğini, iyi bir senaryo ve kurgu ile ekrana yansıtıyor. Filmde usta oyuncu Kirk Douglas ve 1950'ler Amerikan sinemasından tanıyacağımız Jan Sterling başrolleri paylaşıyorlar.

Umberto D. (1952)

İtalyada 2. Dünya savaşı zamanlarında geçer hikayemiz.Umberto Domenico Ferrari 30 yılını devlete vermiş bir emeklidir,Umberto D. pansiyon sahibesi tarafından 20 yıldır kaldığı odadan çıkarılmak istenir ama direnir ve de belli bir süre onunla savaşır.Hikayemizin anakarekteri Umberto D. kadar köpeği Flick de bize bu hikayede yol gösterici rolünü üstlenmiştir.İki canlı bir oda da sonunda barınamaz hale gelirler ve de sonunda Umberto D. anlayacaktır ki bu dünya artık o eski dünya değildir herşey değişmiş ve de vefasızlaşmıştır...

Harakiri / Seppuku (1962)

17. yüzyıl Japonya'sında savaş yılları geride kalınca samuraylar da işsiz kalmıştır. Monarşik düzenin öğüttüğü Ronin'ler, barış zamanında birer posa olarak görülmekte ve birer birer harakiri yapmaktadırlar. Hatta açlık yüzünden onurlarından bile vazgeçip, otorite sahiplerinden para istemekte ve aksi taktirde kapılarının önünde harakiri yapmakla tehdit etmektedirler. Böyle bir ortamda yine eski bir samuray olan Hanshiro, yerel bir lordun huzuruna çıkar ve seppuku töreni için izin ister...

Part 1
Part 2
Part 3
Part 4
Part 5
Part 6
Part 7
Part 8

- Şifre Yok -

La jetée (1962)

Dünyanın altını üstüne getiren 3. Dünya Savaşı'ndan sonra nükleer savaştan etkilenmeyen bir grup insan yeraltında yaşamaya başlar. Aralarında araştırmacıların da olduğu grup savaş öncesi dünyasına doğru bir yolculuk yapmaya karar verir. Bu yolculuk için seçilen kişi ise çocukluğunda yaşadığı bir olayın etkisinden kurtulmayı başaramayan takıntılı bir adamdır.

Zaman yolculuğu basit koşullarda gerçekleşir, kirli bir hamağa yatırılan adam, gözlerine bağlanan aygıtların da yardımıyla henüz dünyanın güzel günlerini yaşadığı günlere doğru bir yolculuk yapar. Burada tanışacağı bir kadın ise onu bu zaman dilimine bağlamaya başlar.

Fakat yeni hayatı, yaşadığı olaylar ve araştırmanın farklı bir konum almaya başlaması yolcuyu yavaş yavaş çocukluğunda yaşadığı olaya doğru götürmeye başlar. Çocukluğundaki olayı hatırlar önce, bir havaalanında yabancı bir adamın vurulduğuna şahit olmuştur. Şimdi aynı havaalanında hem kendine yönelen kurşunları hem de meraklı bir çocuğun bakışlarını üzerine çeker. Paradoksal bir kader sonu olur.

Chris Marker'in yönetmenliğini üstlendiği kısa film hem estetiği hem de öyküsü ile olağanüstü. Tüm film fotoğraflardan oluşuyor, sadece tek bir hareketli görüntü yer alıyor filmde, ki o da belli belirsiz görünüp kayboluyor. Müzikleri ve puslu fotoğrafları ile yarattığı atmosfer bilim kurgu sinemasının en ilginç yapıtlarından birini ortaya koyuyor.

Film Terry Gilliam'ın 12 Maymun isimli başyapıtına da esin kaynağı oldu. Kısa filmin yönetmeni Marker, 12 Maymun'da da senarist olarak yer aldı.

Part 1
Part 2

- Şifre Yok -