19 Eylül 2010 Pazar

La leggenda del pianista sull'oceano (1998)

La Leggenda del pianista sull'oceano, adı gibi, hayatını okyanus üzerinde geçirmiş bir piyanistin efsanesini anlatan, kişisel bir yolculuktan yola çıkarak tüm insanlığa mal edilebilecek sorular soran, küçük, ama etkisi büyük, nostaljik tatlar içeren, rejisi ve oyunculuklarıyla izleyiciden tam puan almış bir film. Yönetmen koltuğunda Nuovo Cinema Paradiso ve Malèna ile seyirciyi büyülemiş, geçmişe özlemin sinemasal anlatımında zirve noktalarına ulaşmış bir isim var: Giuseppe Tornatore, İtalyan sinemasının son yirmi yılda yetiştirdiği kuşkusuz en büyük yönetmenlerden. Bu öyküyü de bizzat kendisi ele alan Tornatore, başrolü İngiliz kökenli karakter oyuncusu Tim Roth'a vermiş. Ne de iyi etmiş, Roth'u kötü adam rollerinde harcandığı Hollywood yapımlarında izlemekten bıkmıştık. Bir transatlantikte doğan ve hayatı boyunca karaya ayak basmamış, aslında hiç var olmayan bir piyaniste hayat veren Roth, bu performansıyla beyaz perdede gördüğümüz en gerçek efsanelerden birine imzasını atıyor. Trompetçi dostu Max Tooney'in anılarında yolculukla tanıştığımız 1900, yeni yüzyılın ilk ayında terk edilmiş olarak Virginia transatlantiğinde gözünü açar, kendisini bulan ve yetiştiren, isim babası Danny Boodmann'ın bir kaza sonucu ölmesiyle yetim kalır ve bir gece oturduğu piyanonun başından bir daha asla kalkmaz. Yetimhaneye gönderilmemesi için karaya çıkarılmamış bu çocuk, hayata dair tüm deneyimleri okyanusta edinecek, aşkı, tutkuyu, rekabeti ve arkadaşlığı bu gemide öğrenecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder