Yönetmen, filmin büyük bir bölümünde eksen karakterin bilinç-akışıyla baş başa bırakır bizi. Fontaine’nin hücreye girişiyle birlikte başlar bu bilinç-akışı. Dış ses olarak da işlev kazanan karakterin bu iç-sesi, başta teslimiyetin derin izlerini taşırken, Fontaine kaçış kararını verdiği andan itibaren daha kararlı bir tona geçiş yapar.
Film boyunca çok ekonomik bir sinema dili kullanan Bressson’nun, girizgahta hücreyi santim santim adeta Dostoyevskyen bir biçimde betimlemesi ayrıca dikkat çekicidir kanımca. Sanki Fontaine, Rasnolnikov’dur ve mahallin detayları inceler bu sahnede. Bu dakikadan sonra Fontaine’nin eylemlerinden başka bir şeye değmez, ekonomik olanı görür deyim yerindeyse Bresson’nun gözü.
Film boyunca çok ekonomik bir sinema dili kullanan Bressson’nun, girizgahta hücreyi santim santim adeta Dostoyevskyen bir biçimde betimlemesi ayrıca dikkat çekicidir kanımca. Sanki Fontaine, Rasnolnikov’dur ve mahallin detayları inceler bu sahnede. Bu dakikadan sonra Fontaine’nin eylemlerinden başka bir şeye değmez, ekonomik olanı görür deyim yerindeyse Bresson’nun gözü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder